HİKAYELER

İŞ HİKAYESİ

uzun zamandır türkiyede işsizlik ten bende payımı aldım bir türlü iş bulamadım lise mezunuyum heryerde tecrübeli elemenler işe alınıyor du çok bunaldım hem de ne bunalmak ama zamanla bu stres beni büyük bi bunalıma soktu dogum günüm geldi dogum günümde hastaneyede iş başvurusu yapmaya gittim annemle onun bi tanıdığı vardı doktor o yardımcı olcaktı bana hastane müdürünü aradı doktor ama işçi alınmıcak dediler kan bağışı olduğumuz bölümün karşısndaydı neyse moralim bozuk olarak oraya kan verdim annem le ordan çıktım eve geldim annem çarşıya gitti benim morallerim o kadar bozuktu ki ağlamaktan başka elimden başka birşey gelmedi işte yine bunalımla evde kafayı yemek üzereyken ev teli çaldı genelde tanımadığım tel numaralarını açmam ama açcağım tuttu işte baktım arayan annam dükkandan arıyomuş bir giyim mazasına eleman aranıyodu neyse hemen giyindim çıktım mazaya gittim neyse işe alındım ama her kime denk geldiysem herkez patronun ogluyla asla anlaşamayacağımı söledi bana canım çok sıkıldı kafam karıştı ondanm sonra mecburiyetten gittim o gün bana 8 30 da dükkanın önünde ol dediler ama saat 9 oldu gelen giden yoktu malesef sinirlerim daha çok bozuldu ordan çıktım nerdeyse bütün heryeri yayan dolaştım yoruldum kımıldıycak halim kalmamıştı son olarak toptepede oturan bir arkadaş vardı dolmuşa bindim çıktım onun yanında oraya kadar gittim tam içeri oturdum benim cep tel çaldı annem aradı işe başlıycağım yer annemi aramış geç kaldık diye kız gelsin diye neyse gitmeyi hiç istemeye istemeye gittim malesef o gün patronun oğlu yoktu babası vardı iyi geçti kimse bagırıp çağırmadı herşey gayet iyiydi allah en sonunda bana bi kapı aç tı bundan sonra ne olur bilemem ama bunda anlatmak istediğim insanın en kötü anında bile allah hiç tahmin etmediği bir anda öle bi kapı açıyoki insanın önüne yeterki siz sabredin şu anda benim eski durumumda olanlar varsa onlarda yılmasınlar vazgeçmesinler geleceğinden şüpe etmesinler allah herkezin yanında derler ya kul sıkışmayınca hızı r yetişmezmiş diye çok doğruı neyse patron lada oğluyluda anlaştım herşey yolunda darısı sizin başınıza aslında bende ne hikayeler var ya şimdilik bu yeter herkeze selamllar sevgiler

 

 

 

 

 

BEN ÖLMEM

*bir gün ben anneannemin mezarlıgını ziyarete gittim tek başıma henüz 13 yaşımda olmama ragmen ama geçen gece anneennem beni çagırmıştı o bn dogmadan tam 1 yıl önce ölmüş onun adı ayşe oldu için bn admda ayşe nese biz konumuza dönelim anneannem bana ayşe kızım yanıma tek gel dedi uyandıgım da kafama gitmeyi koymuştum zaten ewersi günü sınawa gircktim nese gittim saat akşam üzere 19.30 alaca karanlık çökmek üzere bn mezarlıktan çk korkarım anneannemin mesarını zor buldum ziyaret ettim mezar taşına su döktüm topragını öptüm onu çok sewdimi wede özledimi söledim biliodum o beni duyar diodum nese saat 20.25 olmuştu ewe gitmek için mezarlıktan çıkmaya başlaadım ama çk güzel bir gül gördüm onu koparmayı göze aldım ilk önce k.bakma dedim ölünün mesarından gülü aldım ama elime diken battı ewe saat tam 21.00 da gittim annemler beni merak etmişler bn de olanları anlattım aradan 4.5 ay geçti sbs sınawına gitmek için aynı yola çıktım saat 17.30 da sınawa girdim 18;00 da çıktım yine anne annemi ziyarete gittim ama iyice topragı çökmüştü sanki kemikleri yukarı gelmişti ona su werdim üstün de sadece 1 gül vardı ama almadım yine ewe gitmek üzere yola çıktım gecen seferki gibi o mezarlıktan çiçek koparmaya başladım ama bi sesdirki yankı yaptı ayşe kızım o çiçekleri çk sewiyor gelsen benim kinden al demişti korktum çıkış kapısına doru yürüdüm ama kapalıydı bi anda yönümü şaşırdım anneannemin mezzarlıgına gittim o bni korur sandım..ama ne gördüm biliomusunuz?anneannem güller içindeydi topragına toprak eklenmiş gibiydi bn rüyadayım sandım ölücekmiş gibi hissettim kendimi ama ayaklarım gittimordu anne annem 1 demek gül uzattı bana al kızım dedi aldım o anda anne annemin gözleri parladı we herşey eskisi gibi oldum patt die bi ses yankılandı koştum bi bi warlık geldi sandım ama o neymiş biliomusun sadece mezarlıgın kapısıymış açılmış git die bi ses geldi yüregim agızımdan çıkacak gibiydi koştum ewe kadar sadece koştum otobüsün 1 saat gitti yolu 15 dk gittim annemler ewde yok tu iştelerdi ama ewde bi acayiplik wardı snradan fsrk ettim ki anne annemin resimleri duvarların her köşesindeydi*suan 21 yaşındayım ogünden sonra pisikolojik destek aldım deli muhamelesi gördüm yaklaşık 1 ay önce anne annemle konuştum bni çagırdı gittim ki sıra bn de oldunu söledi mezarım kazılmış mermere ismim yazılmıştı korktum zor zar ewe geldim rüyama girdi ben heryerdeyim alcam seni deedi wede o gün bu gün oldu hayla gelmedii ama bn de çk yakın zamanda anneannem tarafından öldürelecegimi biliorum

 

 

 

 

 

 

 

 

GÜL MASALI

Bir zamanlar uzak diyarlarda küçük bir kasabada dürüst ve çalışkan bir genç yaşarmış. Tüm gün ustasından öğrendiği gibi demir döver kasabanın tüm ihtiyaçlarını giderirmiş. Sutean adındaki bu genç adam herkes tarafından sevilen sayılan biriymiş.Bir gün dükkanına eski bir tencereyi tamir ettirmek isteyen hizmetçisi ile birlikte Rosa adında çok çok güzel bir kız gelmiş.. Sutean görür görmez bu kıza aşık olmuş, ama kız ona fazla yüz vermemiş. Tencereyi bırakıp dükkandan çıkmış. Güzel kızın ayrılması ile birlikte sanki dükkandaki ateş sönmüş; demirci Sutean'in kalbini buz gibi bir şey kaplamış. Güzel kızın kalbini kazanabilmek için bir çare aramaya başlamış. Ocağının başına oturmuş düşünürken bir parça demir almış ve onu şekillendirmeye başlamış. Çalıştıkça çalışmış ve ortaya çıkan şey şimdiye kadar yaptığı hiçbir şeye benzememiş. Eşi benzeri görülmemiş bir çiçek yapmış demirden... incecik yaprakları birbiri etrafında kapanan dünyanın en güzel çiçeğini... Sabah tencereyi almaya sadece hizmetçi kız gelmiş. Demirci Sutean üzülse de güzel kızı göremediği için tüm umudunu çiçeğine yüklemiş ve aşkının elçisi olarak göndermiş hizmetçiyle...güzel kız çiçeği görünce büyülenmiş, kalbi yumuşamış ve Sutean'in aşkına karşılık vermiş... Sutean güzeller güzeli kız ile evlenmek için kızın babasından izin almak üzere yaşadıkları şatoya gitmiş.Güzel kızın babası bir büyücüymüş, ve kızının sıradan bir adama, bir demirciye aşık olmasına çok öfkelenmiş. Bu ilişkiye hemen bir son vermeye yemin etmiş. Hemen orada Sutean'i öldürecek bir lanet okumaya başlamış ki, kızı dizlerine kapanıp onu engellemiş.bunun üzerine büyücü kurnazlığa başvurmuş; Sutean eğer sabaha dek şatonun etrafını demir bir çit ile çevirirse kızı ile evlenmesine izin verecek eğer başaramazsa güneş doğarken Sutean taşa dönecekmiş. Eğer korkuyorsa bir daha dönmemek üzere şatoyu terk edebileceğini söylemiş demirciye.. Demirci korkup da sevdiğini terk edebilecek biri değilmiş. Hemen işe başlamış, durup dinlenmeden çubuklar, teller hazırlayıp onları diziyormuş. Sabaha karşı büyücü demircinin çiti yetiştireceğini anlamış, ve onu engellemek için aklına bir kurnazlık daha gelmiş... kızının kılığına bürünmüş ve şarkı söylemeye başlamış. Şarkı öyle derin öyle güzelmiş ki... demirci çekicini bırakıp dinlemeye başlamış...Büyücü güneş doğana dek söylemiş. Güneş ışıkları penceresine vurduğunda güzel kız uyanmış, hemen pencereye koşmuş; çitin yarısı duruyormuş... demirciyi uyarıp güneş ışığından kaçırmak istemiş, ama geç kalmış.. Gün ışığı üzerine değer değmez genç adam taşa dönüşmüş...büyücü neredeyse mutluluktan uçmak üzereymiş. Babasının oynadığı oyunu gören kız çok üzülmüş, ve elinde demircinin hediyesi olan demir çiçek ile taşa dönüşmüş olan sevgilisinin yanına koşmuş. Ağlamış, ağlamış, ağlamış... göz yaşları taşı eritememiş, ama demirden çiçeği canlandırmış. Gözyaşları ile beslenen çiçek büyümüş, serpilmiş, tüm şatonun etrafını çevrelemiş. Demircinin tamamlayamadığı çiti çiçeği tamamlamış. Bu güzel çiçeği görüp beğenenler alıp başka yerlere de ekmişler ve böylece tüm dünyaya yayılmış. Güzeller güzeli Rosa'nin (Gül) anısına her yerde onun adı ile anılır olmuş.

 ANKARA DÖNÜŞÜ MACERASI


ANKARA DÖNÜŞÜ MACERALARI-1
Ankara’dan ayrılırken yanımdaki koltuk hala boştu.Doğrusu bu durumun hoşuma gidemeyeceğini söyleyeceğim.Siz de hak veririsiniz ki tanımadığınız biriyle yan yana oturarak saatlerce yolculuk yapmak pek de hoş bir durum değildir.İçimden birden yanımdaki boş koltuğa güzel ve bakamlı bir hanım efendi gelecek diye düşündüm.Ancak keyfim uzun sürmedi.Otobüsümüz Aksaray’da durdu.Bizim bu boş koltuğun sahibi ortaya çıkıverdi.Oldukça yaşlı biriydi.Aman Allah’ım yine mi diye mırıldandım.Yine mi!
Otobüse binerken gençten bir adam ona yardım ediyordu.Koridorda ilerleyerek bana yaklaştı.Genç adamın işaretiyle,yaşlı adama yol verdim,o da pencere kenarındaki koltuğuna kendini bırakıverdi.Kendime söz verdim bir daha bu firmayla binmeyeceğim.Genç adam “Hoşça kal dede,”dedikten sonra kulağıma eğilerek:”Biraz rahatsız ona yardımcı olabilir misiniz?”diye rica edince çaresiz kabul ettim.
Allah’ım bu yolculuk ne zaman bitecek niye ben dedim kendi kendime.Otobüsümüz yeniden yola koyulunca,yaşlı adam hiçbir şey söylenmeden dışarıda akıp giden bozkırı izledi.İçimden bu yaşlı adamın konuşup hiç susmayacağı geldi,ben de mp4’ümü takıp müzik dinlemeye başladım.Sonra sanki aniden anımsamış gibi bana dönerek
“Merhaba delikanlı,”dedi titrek bir sesle “Yolculuk nereye?Allah’ım niye ben dert babasıyım yoksa bu bana bir armağanın mı?Buruk bir sesle “Midyat’a dedim.İlk kez ona dikkatle baktım ve ilgimi çeken şey yüzündeki keder oldu.Ağarmış saçları,alnındaki derin çizgileri,feri kaçmış kül rengi gözleri,sanki yaşlanmanın doğa bir sonucu değil de derin kederini daha iyi vurgulamak için yerleşmişlerdi yüzüne.O da beni bir an süzdükten sonra “Niye gidiyorsun Midyat’a” diye yeniden sordu.Savcı gibi böyle sorular sorması canımı sıktı ona ayıp olmasın diye yanıtladım.”Evime gidiyorum.” Kül rengi gözlerinden birden bir ışık geçti.”Eve ha!”diye mırıldandı.Daha fazla soru sormamasını engellemek için “evet” dedim.Başını sallayarak kendi kendine gülümsedi.Benim artık evim yok dedi.”Sen hiç aşık oldun mu?”ben de “evet” deyip geçti.”Onu ne kadar sevdin?”dedi bende “Dünyalar kadar…”dedim.Yaşlı adamın sorularından sonra,şimdi de Don Juan misali kendinden emin bir tavırla aşk üzerine atıp tutması beni sinirlendirdi.”Bu konuları iyi biliyorsunuz galiba” diye alaycı bir tavırla sordum.Alay ettiğimi anlamadı,gözlerine tatlı bir özlem çöktü.”Eh biraz bilirim” dedi.”Başından çok macera anlaşılan.”dedim alaycılığımı sürdürerek.Yüzü ciddileşti.Sonunda alay ettiğimi anladı,şimdi bana kızacak,d,ye düşündüm.Ama sandığım gibi olmadı.”Bu işin macerası olmaz” dedi.Yaralı bir ses tonuyla “Hakiki sevda tektir,sonuna kadar tek kalır.”
“Yapma be dede,insanın gönlü o kadar dar mı?İnsanın gönlü geniştir geniş olmasına sevda kuşu nazlıdır,öyle her çıkan dala konmaz,her önüne çıkan dala konana bizde başka ad verirler.””Bu konuda anlaşamayacağız.”diyerek konuyu kapatmak istedim,ama yapamadım.Yaşlı adamın sesindeki keder mi desem,sesindeki tini mi bana engel oldu.Bu ihtiyarın sıkı bir hikayesi olduğunu sezinlemeye başladım.Allah’ım yine başladık deyip” Kusura bakma dede,ama sormadan edemeyeceğim,sen hiç sevdalandın mı? Hiçbir şey söylemeden öylece yüzüme baktı sonra derinden bir iç geçirerek “Oldum ya” dedi,sevdaya düşmeyen adam adamıdır?”Bak şimdi olmadı dede” diye güldüm.”Az önce sevda kötüdür diyorsun şimdi de sevdaya düşmemiş adam adamıdır” diyorsun, o da gülmeye başladı “İkisi de doğru,” dedi.”Sana hikayemi anlatırsam daha iyi anlarsın.”
O zaman bütün girizgahı hikayesini anlatmak için yaptığını anladım.Başladık bir kere,durur muyuz?
”Ben,iki çocuklu bir ailenin büyük oğluydum.Babam Nusaybin’deki çarşıda kuyumculuk yapıyordu.O zamanlar bizim mahallede Yahudi bir aile yaşıyordu.Dinlerimiz ayrıydı ama iyi komşuyduk.Onların Florid adında bir de kızları vardı.Çocukluğum bu kızla birlikte geçti.Bazen onların bahçelerinde,bazen bizim evin damında oynardık.Ama Florid biraz serpilince,annesi benimle oynamasına izin vermemeye
başladı.Artık onu yalnızca pencere kafeslerinin arkasında görebiliyordum.İçimi tuhaf bir duygu kaplamıştı.Bu duygunun bir arkadaşa duyulan hasret olduğunu sanıyordum,derken askerlik gelip çattı.Askerde Florid’in yokluğunu daha çok hissetmeye başladım ve bunun kolay kolay bitmeyecek bir sevda olduğunu anladım.Anlamasına anladım ama o bir Yahudi ben ise Müslüman.Bırakın evlenmeyi,birlikte görülmemiz bile normal karşılanmazdı.Ben askerde böyle tasa içinde kıvranırken kötü haber geldi.Florid kendisinden yaşlı kumaş tüccarı Ali El Baki ile nikahlanmıştı.Florid’in ailesi pek varlıklı değillerdi,kızın yüklü bile çeyizi yoktu.Ali El Baki yaşlıydı ama zengindi,Florid’in kıymetini bilirdi.Haberi duyar duymaz zaten zor geçen askerliğimi tam bir cehenneme çevirdi.Ne söyleneni anlıyorum,ne emredileni yapıyordum.Komutanlarım uyardılar beni,azarladılar,sövdüler,dövdüler,hayır hiçbir şey kar etmiyordu.Kısa süre adımız deli askere çıktı.Neyse lafı uzatmayalım.İyi kötü askerlik böyle geçti.Bu arada bende,Florid’ i unutmaya karar verdim.
Askerden dönünce de babam artık iyice yaşlanmaya kuyumcu dükkanın başına geçtim.Evden işe işten eve gidip geliyordum.Dünya küçük derler ya,bir gün sokakta Florid’le karşılaştık.Sıcacık gülümsemesi bana yüreğimi bir çarpıntı getirdi.Ama Florid’e hiç bir şey söylemedim gülümseyemedim bile.Florid geçti gitti yanımdan.Zorla girdim eve.Ertesi gün zor kalktım yataktan,canım işe gitmek istemiyordu.Yine de dükkana gittim,çalışmaya başladım,ama nasıl çalıştığımı,ne yaptığımı ben de bilmiyorum.Öğleye doğru bir baktım ki Florid karşımda.Manevisi bol,ela gözleri,tatlı tatlı beni süzdü.Gözler anlaşırsa,dil susar derler,bizde fazla konuşmadık.Florid bana burmalı bir bilezik ısmarladı.Bileziğin bahane olduğunu anladım.”Bir hafta sonra bileziği bizim eve getir,”dedi.
Onlarda ne olacağını biliyordum.”Evime getir” lafını ezber ede ede gece gündüz beş günde bitirdim bileziği.İşi gören kuyumcu arkadaşlarımın ağzı açık kaldı.”Böylesi dünyada görülmemiş,”diyerek beni gıpta ettiler.
Bileziği sedef bir kutuya koyarak,verdim kumaş tüccarı Ali El Baki’nin evine.Kapıyı Florid açtı.Yüzünde aynı tatlı davetkar gülümseyip.Evde başka kimsecikler yoktu.Eee sonrası….sonrasını tahmin edersin.
Ama Nusaybin küçük bir yer.Üstelik her yer de olduğu gibi burada da dedikoduya meralı.Kısa sürede Ali el Bakinin kulağına gitmiş bizim aşkı.Ali El Baki olgun adam.Oturup düşünmüş,karısı genç,güzel,kendisi yaşlı,üstelik karısını seviyor.En iyisi bu ilçeden kaçmak.Akşam Florid’e “Ben bu ilçeden bıktım,Suriye’de akrabalarım var,onların yanına taşınalım.
Ertesi gün florid benim dükkana geldi.Olan biteni anlattıktan sonra güzel gözlerini yüzüme dökerek “Benimle evlen,ihtiyarı bırakayım,senin yanında yaşayayım.”dedim
Ne diyeceğimi bilemedim.Florid’le evlenirsem millet beni kınayacak,kadın hem gavur,hem de dul,bıraksam gidecek..
Halk “Kurtuldun” diyor.Birde bana sor.Gün günden daha zor geçiyor.Aklımı kaçıracağım her köşe başında,her kapı önünde onu görüyorum,kulaklarımda onun sesi çınlıyor.Florid’siz yaşamaya ancak bir yıl dayanabildim.Anamın yakarıp yakarışları aldırmadan dükkanı küçük kardeşime teslim edip,yanıma da yüklüce bir para alarak ben de tuttum Suriye yoluna…
Suriye de Ali El Baki’nin dükkanını bulmak zor değildi.Bu zengin Yahudi’yi tanımayan yok.Adamı gizlice izleyerek evini öğrendim.Ertesi gün sabah erkenden evin önünden beklemeye başladım.Adam dükkanına gidince kapıyı çaldım.Florid beni görünce şaşırdı ama hiç sevinmişe benzemiyordu.”Niye geldin.” Diye sordu azarlar gibi.
”Sensiz olmuyor,” dedim,üzüntüyle.
“Çok geç “dedi umursamaz bir tavırla,”Ben seni unuttum.”
Sanki başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.”Konuşalım” dedim.
”Konuşacak bir şey yok, dedi.Baktım ısrar etmek faydasız,kaldığım otele gittim.Sabaha kadar düşündüm.Ona hak verdim,ben çok geç kalmıştım.
Ortalık ışıyınca çıktım otelden.Suriye’de ne kadar çiçek dükkanı varsa hepsini dolaştım,cebimde ne kadar para varsa hepsiyle çiçek aldım.Aldığım çiçekleri,üç at arabasına yükledim.Vardım florid’in kapısına.Sabah serinliğinde mis gibi kokan çiçekleri sevdiğim kadınımın önüne yıktım,sonra ayrıldım oradan.
İhtiyarın öyküsü beni çok etkilemişti.”Helal sana dede” diye heyecanla söyledim.”Bu yaptığın çok güzel şey”
Yol arkadaşlığına artık başka gözlerle bakıyorum.Benim için sanki kulağımda mp4’le müzik dinliyorum gibime geliyor.
Bu sırada otobüsümüz Bilecik’te ikinci molasını vermek üzere durdu.Birlikte indik.O tuvaletteyken bizim otobüsümüzün muavini yaklaştı yanıma..
“Gene ne anlatıyor,ihtiyar?” diye sordu.
”Tanıyor musun?
“Abi onu Nusaybin’de ki tüm şoförler ve muavinler tanır.”
”Nasıl yani.”
”İhtiyar biraz sıkıntılıdır.Bir yerde en fazla bir ay kalabilir,sonra kendisini yolculuğa atar.””Tuhaf” diye mırıldandım.”Neden böyle yapıyor.”
“Bu ihtiyar gençken bir Yahudi kızı sevmiş,kadın evliymiş.Kocası durumu çakınca ihtiyardan kurtulmak için Suriye’ye götürdü.Bizimki bırakır mı peşlerini, haydi o da Suriye’ye.Ama kadın yüz vermemiş bizimkine.İhtiyarın gurur kırılmış tabii.Çektiği gibi kasaturasını bir güzel şişlemiş:hem kadını hem erkeği…”şaşırmıştım.Dünyam yıkılmıştı”.Allah’ım neden ben “diye söylendim.
Muavine
”Başka yerde boş bir koltuk var mı.?
Muavin” Maalesef”
Bu olumsuz haberi duyunca dünyam kararmıştı.Mecburen yolculuğumun geri kalanını onun yanında geçireceğim.
Az sonra ihtiyar yanıma geldi.Ona da hiçbir şey sormadım.Açık bir çay ısmarladım,korkumdan
”Sağ olasın evlat” dedi.Ama bu adam katil olamazdı nasıl oluyor ya rabbim
Aklıma birden Orhan Gence bay’ın “Hatasız Kul Olmaz” şarkısı geldi.

 

BİR ANNENİN KIZINA NASİHATI

Kızım.

Akrabalarından, dost veya arkadaşlarından her kim olursa olsun, ona karşı kocanı övme. Sakın onu şikayet de etme. Aile içinde kalması gereken mahrem veya bildik şeyler de olsa anlatma.

Derler ki, “Söyleme sırrını dostuna, dostunun da dostu vardır o da gider söyler dostuna.” Bir ağızdan çıkan söz, sır olmaktan çıkar. Sırrın ucunu ele veren arkasını getiremez. İlla biriyle paylaşman gerekiyorsa bir günlük tut. Mümkünse onlarında bu tür sana anlatacaklarına fırsat verme. Bu tür söylenen veya anlatılanlar fitneye, dedikodulara ve ailelerin yıkılmasına fırsat ve zemin hazırlar. Her ne kadar sıkılır veya daralsan dahi; anne ve babana bile anlatma. Çözemediklerini akıllı ve kendinden emin olduklarınla istişare ederek çözmeye çalış.

Aile hayatının karşılıklı sevgi, saygı ve merhametle yürütülmesi temel ilkedir. Dinimiz aile reisliği vazifesini erkeğe vermiştir. Erkek ise; fizik gücüne, kuvvetine sahip, cesur ve mücadelecidir. Fizyolojik bakımdan daha zayıf olan kadınları kavvâm; gözetip kollayıcıdırlar. Ailenin dış düşmanlardan korunması, geçim ve ekonomik giderlerin temini öncelikli olarak erkeğe ait olduğundan mallarından bol bol harcamaktadırlar. Kadının; erkekte bulunmayan anneliğin verdiği yüce bir görev olan çocuğun doğumu ve bakımı ile öncelikli olarak; çocukların terbiye edilerek yetiştirilmesi, yuvada huzur ve sükûnun temininde duygusal gayret, aileye içten bağlılık gibi daha birçok üstünlükleri bulunmaktadır.

Eşinin eve geleceği saati iyi belle. Mümkün mertebe onu kapıda karşılamaya çalış. Kapıda karşılaman onu; ziyadesiyle memnun edecektir. Adamı sakın kapıda bekletme. İçeri girere girmez elindeki eşyaları al. Velev ki; sıkıntı ve moralsiz olsan bile; yumuşak ve tatlı konuş. Söylemen gerekenleri kocana söyle. Anlayamadıklarını ve meselelerini konuşma yoluyla hallet. Konuşma mesellerin yüzde doksan dokuzunu çözer. Konuşurken onun konuşmalarını kesme. Bazı konularda farklı düşünüyor olabilirsiniz. Farklı bile düşünseniz uzlaşmayı tercih et. İçinden seni seviyorum demekle olmaz. Sevgini ona mutlaka o istediği için değil, kendi tarzınla ona hissettir. Zaman zaman onun penceresinden bakmayı dene. Sizin olmayan hayatlara dalıp hayatınızı karartma. Bakış tarzın en kötü gününde bile olumlu olsun. Göz yaşlarını asla silah olarak kullanama, bu kadının zayıflığını gösterir. Bilirsin ki, evlilikte dürüstlük esastır. Zaman zaman espri yap; iyi bir espri zor günlerinizi kolay atlatmanızı sağlar. İlişkinizi kuvvetlendirmek için elinden geleni en iyi şekilde yap. Evini temiz tut. Çocuklarının yeme içmeleri, sağlıklarıyla dersleriyle yekinen alakalan.

Görevlerini bil ve yaptıklarından dolayı asla şikayet etme. Eşinin gelen eş dost ve akrabalarına güler yüz, tatlı dille hüsnü muamelelerde ve izzeti ikramlarda bulun. Eşin eve geldiğinde sakın üstün pis ve pas içinde yani çamaşır ve bulaşık kokusu olmasın. Evin içindeyken mümkün mertebe mutfakta ve banyoda, bulaşık, çamaşır gibi şeylerle oyalanma. Yapacaklarını ya onun gelmesinden önce yada mümkünü olanları tehir et. Daima yanında olmaya çalış. Hal ve hatırını sor. Onun anlattıklarını dinliyormuş gibi yapma. Onu canı gönülden dinle. Onun derdiyle dertlen, sevincine ortak ol. Sevdiklerini sev, değer verdiklerine değer ver.

Eve getirdiklerini yerinde değerlendir, çöpe atma. Ondan izinsiz oraya buraya dağıtma. Neyi sevip, neyi sevmediğini bil. Bilmiyorsan uygun şekilde sorarak öğren. Sevdiklerini yap, sevmediklerinden kaçınmaya çalış. Canı neyi çekiyorsa, onları getirip ikram et. Bazen elma armut gibi meyveleri dilimleyip bizzat ağzına koy. Çocuklarının yanında onları ona şikayet etme.

Özürlü olmadığın sürece yatarken de abdest al. Okuyacağın şeyleri biliyorsun, bilmediklerin varsa en kısa zamanda öğren. Okuyarak eksik olduğun yönlerini tamamla. Onun sıkıntılı günlerinde sözle, tatlıkla yardımcı ol. Böylesi anlarda zaruri olmayan isteklerini ertele. Yatağı yatacağı zamana doğru hazır et. Yatınca da lambayı hemen söndür. Eşinin yatakta beklemesi onu huzursuz eder. İkide bir hastayım deme. Halinden şikayetçi olma. Sürekli canlı ve dinamik ol. Sabahleyin mutlaka ondan önce kalk.. Namazdan sonra yatmayın. Onu da yatırma. Buna alışın. Özürlü bile olsan abdest al. Özürlü değilsen kuşluk namazını sakın ihmal etme. Her namazın arkında yaptığın dualarına mutlaka kocanı da ekle.

Eşine kahvaltısını erken hazırla. Onun yemesi için sende iştahla ye. Ve yine tatlı sözlerle onu görevine yolla. Eşinin bütün istek ve arzularını ima etmesine gerek kalmadan yerine getir. Onu çok sevip saydığını söyle ve hem uygula. Her fırsatta süslenip öyle çık karşısına. Cuma, bayram, mübarek geceler ve evlilik yıl dönümlerinizde mutlaka özel bir hazırlık yap. Her şeyinle adamın gözünü de gönlünü de doldur.

 

 

 

 
ÇOK EGLENECEKSİNİZ
 

Baslangici -->


Sitene Ekle
Hergüne Bir Manzara Resmi
GÜNCELLENEN HABERLER
 
EN COK DOWLAND EDILEN PROGRAMLAR
 

» LimeWire Basic 4.12.4

» Windows Live Messenger (Türkçe) 8.0.0792

» Winamp Surround Edition 5.25 Full Beta 801

» Ares Lite Edition 1.8.1

» MSN Messenger (Türkçe - Windows 98/ME için) 7.0.0816

» Google Earth 4.0.1693 Beta

» WinRAR (Türkçe) 3.60 Beta 8

» BvT Live TV 2.0

» Avast! 4 Home Edition 4.7.871

» Turing Translator 6.02

GAZETE
 
SON DAKİKA HABERLER
 






 
BUGÜN 7 ziyaretçiBUGÜNKÜ
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol